Enerji Şekerlemesi

image.jpegDoğum sonrasında bebeğiniz için bir çok şey yaparken onun beslenmesi, banyosu, temizliği, ısınması ve bunun gibi bir çok konuda yapılması gerekenler tamamen annelerin görevidir. Dolayısıyla bu kadar çok şey yaparken sürekli hareket halinde olmanız ve çoğu zaman da uykusuz kalmanız kaçınılmaz olacaktır. Uykusuz gecelere yorgun bir bedenle bu tempoya ne kadar dayanabilirsiniz ki… Ben de bebeğime kendim baktığım için ilk başlarda çok yoruluyordum uyku düzenim tamamen bozulmuştu doğal olarak. Gece geç saatlere kadar ayaktayken, sabahı sabah edene kadar neredeyse her saat başı uyanırdım.

Bu süreçte çok yorgun olduğunuz için, bebeğiniz ile kaliteli zaman geçirmek bir yana, onunla geçirdiğiniz saatlerden de zevk alamaz duruma geliyorsunuz.  Bu nedenle kendinizi de çok düşünmeli ve ihtiyaçlarınızı geri plana atmamalısınız. Siz ne kadar iyi ve sağlıklı olursanız, bebeğinizle daha iyi vakit geçirir,  kendinizi daha iyi hissedersiniz. Benim bu süreçte edindiğim , yorgunluğumu en aza indiren ve beni dinlendiren en iyi alışkanlık ise şekerleme yapmak..:)

Günün belirlediğiniz zaman dilimlerinde enerji şekerlemesi yapmak bir çok şeyi yoluna koymak için çok faydalı oluyor. Ben ara ara özellikle bebeğimi uyuttuğum saatlerde 20-30′ ar dakikalık şekerleme ile enerji toplarken,  uykusuzluğumu da giderebiliyorum.

Yapılan araştırmalara göre gün içinde şekerleme yapmak kalp sağlığına da iyi gelmektedir. Harvard Üniversitesi’nin araştırmasına göre düzenli gündüz uykusu ile kalp sorunlarıyla daha az karşılaşırsınız. Yapacağınız 20 dakikalık bir  enerji şekerlemesi 2-3 saatlik bir uykuya bedeldir. Yorgun bir vücut daha çok stresli olmanıza neden olduğundan, bu kısa uykular stresinizin de azalmasını sağlayacaktır.

Şekerleme yapmanız için sessiz, çok karanlık olmayan ve bebeğinize yakın olan bir yer seçin. Eğer çok karanlık olursa derin uykuya dalabilirsiniz, dolayısıyla uykudan kalkmak sizi zorlayabilir. Ben yatağa uzanmak yerine rahat bir koltuk da kestimeyi tercih ediyorum. Yine kafanızı birkaç yastık yardımıyla dik tutmak, derin uykuya dalmanızı da önleyecektir.  Bebeğiniz uykuya daldığında bu hazırladığınız şekerleme köşenize hemen çekilip, gözlerinizi derin bir nefes alarak kapatın, öncesinde alarmınızı 20 dakika kadar kurmuş olun. İsterseniz benim yaptığım gibi uyku göz bandı da takabilirsiniz, bayağı dinlendiriyor. Bebeğiniz alarmınız çalmadan önce uyanırsa da endişelenmeyin, ne kadar kısa sürede dinlenmiş olursanız olun fiziksel olarak mutlaka rahatlayacaksınız.

Gün içinde enerji şekerlemesi yaptıktan sonra sağlıklı bir atıştırma, sevdiğiniz bir arkadaşınızla kahve içip sohbet etmek yada bebek arabasıyla yürüyüş yaparak da enerjinizi tazeleyebilirsiniz. Şunlardan da kaçınmak gerekir; devamlı evde oturup her fırsatta tv kanallarını zaping yapmak, canınız istediğinde bir şeyler yemek, enerjinizi alacak ve sizi daha yorgun hale getirecektir.

Araştırmalar gösteriyor ki uyumak bir lüks değil, zorunluluk. Bu yüzden gece uykusunu ihmal etmemeniz ve gün içinde şekerlemeye vakit ayırmanız gerekiyor. Kendinizi ihmal etmeyin ve her fırsatta şekerleme yapmaya çalışın.

Sağlıkla kalın…

Sevgilerimle

Nihan Yıldırım

 

İnek Sütü Alerjisi

Okan Üniversitesi’ nden bir arkadaşımın sosyal medyada oluşturduğu bir grupta “İnek Sütü Alerjisi konusunda farkındalık yaratmaya çalışması, benim için konunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştu. Gruba daha önceden katılmıştım ve Defne’ nin doğumundan sonra daha sık takip etmeye başlamıştım, ne olur ne olmaz diye…

Grubun kurulma amacı ; çocuğu süt ve süt ürünlerine karşı ayrıca her türlü besine karşı alerjisi olan, anne ve babalar için, bu konuda fikir, tavsiye, yemek tarifleri, sorular ve yanıtların paylaşılabileceği bir ortam yaratmaktır. Ben de grubu kuran arkadaşımla konuştum ve hem inek sütü alerjisi hakkında bilgiler paylaşmak hem de bu sayfayı sizlere önermek istedim. İçeriğinde faydalı bilgiler bulunması açısından ve aynı sorunla mücadele eden ebeveynler için,  güzel bir paylaşım platformu olmuş.

Peki Nedir İnek Sütü Alerjisi?

İnek sütü alerjisi, bebeklerde sıklıkla görülebilen, bağışıklık sisteminin sütteki protein veya proteinlere karşı aşırı tepki vermesiyle  oluşan bir hastalıktır. Bununla birlikte inek sütü veya inek sütü içeren herhangi bir gıda alımından sonra alerjik belirtiler görülmektedir. Bunlar; kusma, dudak etrafında kızarıklık, vücutta kızarıklık, kaşıntı, ciltte şişlik, iştahsızlık, egzama gibi alerjik belirtiler şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre inek sütü; bebeklerin %2 ila 8′ inde alerji yapabilmektedir. Genellikle 1 yaşından önce başlar ve 3 yaşına kadar devam eder. Anne sütü ile beslenen bebeklerde, inek sütü alerjisi daha az görülmesi açısından, ilk 6 ay bebeğin anne sütü ile beslenmesi çok önemlidir. Çünki anne sütü, inek sütü alerjisine karşı koruyucu bir özelliğe sahiptir.

Alerji teşhis edildikten sonra  bebeğe özel bir diyet uygulanırken, anne sütü alan bebeklerde;  annelerin de diyet yapması gerekebilmektedir. Öncelikle inek sütü içeren tüm gıdalar yasaklanırken; süt, ayran, yoğurt, peynir, tereyağı ve benzeri besinler de kullanılmamaktadır. Böylece annenin beslenmesinden inek sütü proteini alınarak emzirmeye devam edilebilmektedir. Anne sütü almayan bebekler için de  özel mamalar kullanılmaktadır.

İnek Sütü Alerjisi ile ilgili bilgiler edinmek ve paylaşımlarda bulunmak isterseniz aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz, sayfanın yöneticisi  “Seda Demir” ile de iletişime geçebilirsiniz.

https://www.facebook.com/groups/477168248997059/

Tüm alerjik bebeklerimize sağlıklı günler dilerim…

milkSevgilerimle

Nihan Yıldırım

 

Yenidoğan ve Doğum Fotoğrafçılığı

imageFotoğrafçılık dünyasında bir çok doğum fotoğrafçısı, kalabalığın arasından sıyrılmak için yeni ve farklı yollar arıyor.Kendilerini geliştirerek yenilikleri takip ediyor ve araştırmalar yapıyorlar.  Özellikle yenidoğan fotoğrafçılığının popüler olmasıyla; farklı fikirler ön plana çıkarken, ebeveynler içinde    bir çok sürprizler  yaratılabiliyor.  Tabi ki her fotoğrafçının farklı bir yol ya da tarzı bulunuyor ama bunların içinde kendine özgü, sıradan olmayan kaliteli çalışmalar; daha çok öne çıkıyor ve ebeveynler için daha çok tercih ediliyor. Dolayısıyla ortaya; unutulmayacak bu anıların, muhteşem fotoğrafları  pozlanıyor.

Doğum ve yenidoğan fotoğrafları ;  hastane, ev çekimi, stüdyoda hamilelik, evde hamilelik, yenidoğan hastane çekimi, yenidoğan ev çekimi gibi seçenekleriyle hazırlanan paketler halinde size sunulmakta. Yenidoğan stüdyo veya ev çekimleri genellikle doğumdan sonraki ilk 2 hafta içinde yapılabilirken, bebeğin ayına ve yaşına göre de farklı çekimler yapılmaktadır. Bu tür çekimlerde; battaniye, şal, şapka, saç bantları ve bunun gibi aksesuarlar içinde, mükemmel görünümlü bebek çekimleri gerçekleştirilmektedir. 

Hastane yenidoğan çekimlerinde ise biraz daha rahat bir yaklaşım ile fotoğraflar  çekilir. Çekilen bir çok pozda  anne, baba ve bebeğin daha doğal görüntüsü yakalanmaya çalışılır. Yenidoğan fotoğrafçılığında benim gözlemlediğim ve en çok hoşuma giden; aile üyeleri arasındaki merak ve hayret duygusunun en doğal pozlarının yakalanması. O anlarda ki inanılmaz sevgi yoğunluğunun bir arada yaşanması çok güzel ve özel. Bu hatıraları, yeni ebeveynler için taze tutmak ve hep hatırlamak adına  gerçekleştirmek,  hislerin en güzeli olsa gerek. Peki ülkemizde doğum fotoğrafçılığı ilk nasıl başladı, bu özel mesleği bizlerle tanıştıran isim kimdi…

Türkiye’ nin İlk Doğum Fotoğrafçısı; Şengül Pallı

Şengül Pallı, çektiği birbirinden güzel doğum fotoğraflarıyla,  minik mucizelerin aramıza katıldığı anları ölümsüzleştiren,  Türkiye’nin ilk Doğum Fotoğrafçısı’ dır. Dünyanın ise 4.doğum fotoğrafçısıdır.

Ebelik okurken bir yandan fotoğraf çekmeye başlayan ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fotoğraf Bölümünü’ de bitirdikten sonra, doğum fotoğrafçılığını profesyonel olarak yapmaya devam eden Şengül Pallı, bir çok anne ve babaya, bu güzel hatıraları ve heyecanı tekrar tekrar yaşatmaya devam ediyor.

Halen profesyonel olarak doğum fotoğrafları çeken Şengül Pallı;  bugüne kadar, 1200 ‘ ün üzerinde doğum çekimi gerçekleştirmiştir. Ayrıca  bebek gelişimi, aylık takip ve çocuk fotoğrafları ile bu konuda da başarışını kanıtlamıştır. Kendinden sonra ki doğum fotoğrafçılarına da örnek olan Şengün Pallı, bu alanda başlattığı akımla büyük ilgi toplamıştır.

“Evren var olalıdan beri doğum, hayatımızın tam ortasında, fakat gizliliği tartışılmazdı. Bu olaya ancak doğum konusunda, yetkin kişiler tanıklık edebilirdi. Beni bu işte tatmin eden en büyük etken duyguların yapaylıktan uzak, temiz ve masum olması. İşte bu natürellik içerisinde doğum anıyla empati kuruyorsanız, doğum kendini yaşatır; yoksa fotoğraf çiğ, uzak ve yalnız olur. Hayattaki en değerli anlardan biride şüphesiz doğumdur. Ben, siz anne adaylarının hamilelik fotoğraflarından başlayarak, doğum fotoğrafı, bebeğinizi kucağınıza ilk alışınız, bebeğin ilk banyosu, aile ile ilk tanışma, ilk emzirme, aile ve bebek fotoğraflarından oluşan albüm hazırlıyorum. ” (Şengül Pallı)

Şengül Hanım’a kendisiyle ilgili bilgileri paylaşmama izin verdiği için çok teşekkür ederim. Halen çalışmalarına devam eden Şengül Pallı’ ya

http://www.dogumfotograflari.com/  sitesinden ulaşabilirsiniz.

 

Sevgilerimle

Nihan Yıldırım

 

 

Bebeklere Pasaport Nasıl Alınır?

imageBebeğinize veya çocuğunuza ilk kez pasaport almak istiyorsunuz, peki nasıl alınır, şartları nelerdir bunlardan bahsetmek istiyorum. Bugün Defne için pasaport başvurusunu yaptığım için bilgileri hemen paylaşayım sizinle…

Öncelikle pasaport için tıpkı yetişkinlerdeki gibi, istenilen evrakları hazırlamanız gerekiyor. Bildiğiniz gibi daha önceki dönemlerde, bebek veya çocuklar için pasaport çıkartılmıyor, ebeveynin pasaportuna işleniyordu fakat artık onlar için de, ayrı pasaport alınması gerekiyor. İstenilen evraklar ise şöyle;

-2 adet biometrik resim (bebeğiniz çok küçük ise benim yaptığım gibi; beyaz bir zemin üzerine yatırıp fotoğrafını siz çekebilirsiniz, fotoğrafçıya götürdüğünüzde de biometrik olarak size ayarlıyor.)

-Nüfus cüzdanının fotokopisi ve aslı

-Anne ve baba beraber gitmeyecek , sadece biri gidecek ise noterden alınan muvafakatname belgesi

-Pasaport defter ve harç bedelinin bankaya yatırıldığına dair dekontu. ( 7 yaşına kadar olan çocuklarda harç ücreti alınmıyor. Harç ve defter bedellerini de aşağıdaki linkten öğrenebilirsiniz.)

https://epasaport.egm.gov.tr/hakkinda/harclar.aspx

Peki hangi bankalara yatırılıyor;

Akbank, Aktifbank, Albaraka Türk Katılım Bankası,
Alternatif Bank,  Anadolubank, Arap Türk Bankası
Citibank, Denizbank, BurganBank,
FibaBanka, Finansbank, Garanti Bankası,
HSBC Bank, ING Bank, Kuveyt Türk Katılım Bankası,
Odeabank, Şekerbank, T.C. Ziraat Bankası,
ICBC Turkey Bank A.Ş., TurkishBank, Turkland Bank,
Türk Ekonomi Bankası (TEB), Türkiye Finans Katılım Bankası, Türkiye Halk Bankası,
Türkiye İş Bankası, Türkiye Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası,
Ziraat Katılım Bankası

Alınacak dekontlarda mutlaka TC Kimlik numarası, adı-soyadı bulunmalıdır. Ayrıca yatırılan harç ve defter bedelleri dekontlarına “tahsil edilmiştir” kaşesinin basılması ve ıslak imzasının da olması gereklidir.

Anne ve baba çocukla gidecekse, noterden onaylı muvafakatname almanıza gerek kalmıyor, pasaport şubenizde bu belgeyi hazırlıyorlar ve siz ebeveynleri olarak sadece imza atıyorsunuz. Ebeveynlerden biri gelir diğeri gelmez ise noterden bu belgeyi sizin almanız gerekiyor, onun bedeli ise yaklaşık 70 tl civarı. Ayrıca çocuğun da pasaport başvurusu sırasında mutlaka bulunması şartı var.

Tüm belgeleriniz hazır olunca bağlı bulunduğunuz ilçe emniyet müdürlüğünden randevu alıp gidiyorsunuz. Randevuyu ise e-pasaport sitesinden alıyorsunuz ve  randevusuz  hiçbir işlem yapılmıyor.

https://epasaport.egm.gov.tr/

Başvurudan sonra, verdiğiniz adrese pasaportunuz kargo ile gönderiliyor. En geç 5-6 iş günü içinde ise size ulaşıyor. Bilgilerinize…

Sevgilerimle 🙂

Nihan Yıldırım

 

 

Yenidoğan Bebeklerde Göz Çapaklanması

image

 

Yenidoğan bebeklerde sıkça görülebilen; gözde çapaklanma sorunu ile ilgili neden ve nasıl oluşur, tedavisi nasıldır vb. hakkında;  Op.Dr.Ömer Şafak hocamızdan biraz bilgi aldık. Sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Göz çapaklanması neden oluşur?

Bebeklerde ki göz çapaklanması doğumdan sonra çok sık görülürken, gözyaşı kanalının tıkalı olmasından dolayı meydana gelmektedir. Gözyaşı gözün, orbita (göz çukuru) içinde belirli açılarla hareket etmesini sağlarken, kanallar vasıtasıyla burun içine akmaktadır. Buruna akamadığı zaman gözyaşı birikiyor ve gözde çapaklanma olarak karşımıza çıkıyor. Çapaklanma ile beraber bazen kızarıklık ve şişliklerde oluşabiliyor, bununla birlikte zaman zaman gözün dış yüzeyi olan Konjunktivanın iltihaplanması da karşılaştığımız sorunlar arasında yer alıyor.

Peki tedavisi nasıl yapılır? 

Gözyaşı tıkanıklığı olan bebekler için öncelikle ebeveynlerden; gözyaşı kanallarının bulunduğu bölgeye masaj yapmalarını istiyoruz, sabah ve akşam 10-15 kere, tek parmağınız ile  aşağıdan yukarı doğru, gözyaşı kesesine masaj yapılır. Masaj ile birlikte bebeğin durumuna göre, antibiyotikli göz damlası da verilmektedir. Genel olarak masajla tedavi yapılan gözyaşı kanalı tıkanıklığının giderilmesi, 1 yıla kadar etkili olabilmektedir. Bunlara rağmen 1 yıldan sonra  kendiliğinden düzelmez, sorun halen devam eder ve çapaklanma giderilmez ise ; cerrahi müdahele yapılabilir. Bu müdahelede sondalama dediğimiz, gözyaşı kanalının çelik bir sonda ile açılması sağlanır.

Sondalama işlemi nedir, nasıl yapılır?

Sondalama; genel anestezi altında yapılan bir işlemdir. Bu işlem  5 yada 10 dakika kadar sürmektedir. Anestezi alındıktan sonra gözyaşı kanalı temizlenir. Daha sonra kanalın içi sonda ile açılır. İşlem sırasında ve sonrasında, herhangi bir kesi veya dikiş kullanılmaz.

Eğer sondalama ile düzelmez ise tıkalı olan gözyaşı kanalına, silikon tüp takılması gereklidir. Genel anestezi ile yapılan bu cerrahi işlem ; endoskopik yolla burun içine kameralar eşliğinde gerçekleştirilir. Tüm gözyaşı yollarından iletilen ince bir tüp ile tıkalı gözyaşı kanalı onarılır. Tüp yaklaşık 3 ay gözde kalır ve herhangi bir anestezi işlemi gerektirmeden çekilir. Bu işlemler burunda dikişsiz ameliyat ile  yapılır.

Op.Dr.Ömer Şafak

Elitium Cerrahi Tıp Merkezi- Esenkent Bahçeşehir

Bebeğinizde göz çapaklanması  veya diğer göz sorunları için rahatlıkla güvenebileceğiniz bir doktor, mutlaka tavsiye ederim…

Sevgilerimle…

Nihan Yıldırım

 

 

 

 

Bebeklerde Pamukçuk

Bizim de başımızdan geçen bir Pamukçuk hadisesi oldu ve edindiğim bilgileri buradan paylaşayım, bizim bebişde nasıl oluştu, neler yaptık bunları da anlatayım size…

Pamukçuk  yeni doğan ve 1 yaşına kadar olan bebeklerde çok sık görülebilen bir hastalık. Ağız içinde beyaz renkli lezyonlar şeklinde kendini gösteriyor. Anne sütü veya mama ile beslenen bebeklerde, emme sırasında bu duruma neden olan mikrop bebeğe geçebiliyor. Bizde de bu şekilde oluştu. Çok endişelenecek bir hastalık değil ve tedavisi zamanında yapılırsa oldukça kısa sürede yok oluyor ama doktora gidilmeli mutlaka, kendiliğinden geçecek bir hastalık da değil çünki…

Defne hem anne sütü hem de mama ile besleniyor normalde, bir gün dudaklarında beyaz beyaz lekeler olduğunu gördüm, bir arkadaşımda aynı sorunu yaşamıştı bebeğinde oradan aşinayım konuya ama bizzat yaşayınca emin olmak için doğru doktora gidildi tabi. Pamukçuk olmuş dedi doktorumuz ve dudaklardan, yanak içine ve diline de anında bulaşmıştı. Doktorumuz antifungal bir damla verdi ve günde bir kez, kaynatılıp ılıyan suya karbonat atıp, bu karbonatlı suyla pamukçukların olduğu bölgeyi silmemi söyledi. Karbonatlı su çok iyi geldi, iki günde pamukçukları görünür şekilde ortadan kaldırdı, tabi damlamıza da bir kaç gün daha devam ettik. Damla kullanılması önemli çünki idrar yollarına kadar bulaşabiliyormuş bu hastalık.

Pamukçuk geçene kadar emmede de bazen isteksizlik , mamasını içerken de huzursuzluk yaşadık, dolayısıyla iştahını biraz etkiledi bu durum. Pamukçuğu geçtikten sonra, emmesi tekrar normale döndü çok şükür.

Bu durumdan sonra göğüs bakımı ve biberon hijyenine daha çok dikkat etmek gerekiyor. Eğer anne göğsüne de mikrop bulaşırsa,  göğüste ağrı ve kızarıklık oluşabiliyor dolayısıyla göğüs bakımının iyi yapılması, var olan mikrobun göğüse geçmemesi açısından çok önemli. Yine biberon ve emziklerin çok iyi sterilize edilmesi gerekmekte.

Ne diyelim; Allah daha beter rahatsızlıklar vermesin…

Sevgilerimle…

Nihan Yıldırım

 

 

 

Bebekler ve Evcil Hayvanlar Aynı Evde Olur mu?

Bebek sahibi olacaklar eğer evinizde evcil hayvan besliyorsanız, bebeğim olacak diye ondan vazgeçmeyin. Düzenli olarak veteriner kontrolünde olmaları ve sizin de biraz daha özen göstermenizle, bebeğinizde çok çabuk adapte olacaktır.

Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, hamilelik süresince ve  doğum sonrası süreçte; evcil hayvanlar ile büyüyen bebeklerin yada çocukların, bağışıklık sisteminin daha güçlü olduğunu göstermektedir. Eğer aile içinde yada bebekte, kalıtsal veya genel herhangi bir alerjik sorun yok ise, kedi ya da köpek ile büyüyen çocuklar alerjik hastalıklara karşı daha az risk taşımaktadır. Evcil hayvanlar ile  büyüyen çocukların özgüveni yüksek olurken, kendi çevresine de duyarlılığı artıyor. Sevmeyi öğrenirken sorumluluk almayı ve paylaşmayı da benimsiyorlar.

 

Peki  evcil hayvanlar ile bebekler aynı evde olur mu?

Uzmanlara göre evcil hayvanların evdeki düzeni yeterli ise, temizliği açısından herhangi bir sorun yaşanmıyor ise, en önemlisi aşıları eksiksiz yapılmış ve düzenli veteriner kontrolünde ise evet aynı evde olmasında hiç bir sakınca görülmemektedir.

Çocuğunuz büyüdükçe empati kurmayı öğrenebilir, sorumluluklarının farkına varmasını erken yaşta aşılayabilirsiniz. Kedi veya köpeğinin mamasını kendisinin vermesi, köpeği gezdirirken tasmasını tutması, kedinin suyunu düzenli olarak temiz tutması, vb. görevler ile farkındalığının artmasına da yardımcı olabilirsiniz…

Ayrıca evde kendilerinden küçük ve sevimli olan bu varlıklara karşı, sevgi ve merhamet ile yaklaşırken, onlarla oyun oynarlar ve mutlu olurlar. Çevresinde pozitif duygular yaratırken sağlıklı iletişim kurma becerisini de kazanacaklardır. Üstelik evde beslenen evcil hayvanın; stresi önlediği de unutulmamalıdır.

 

Doktorlar Ne Diyor?  ( http://www.milliyet.com.tr/2001/11/04/cumartesi/pet01.html )

PROF. Dr. ÖZDEMİR İLTER
• Bebek ve hayvan elbette aynı evde yaşayabilirler. Ancak evde bir hayvan olduğu unutulmamalı, hayvanla bebek baş başa fazla bırakılmamalı yani gözlem yetişkinlerde olmalıdır. Özellikle 1 yaşında süt çocuklarını, ağzı burnu sütlü iken kedi veya köpek yalarken ısırabilir.
• Küçük yaşta hayvanların tüyleriyle devamlı karşılaştıkları zaman, çok sıkı temas olursa, bir müddet sonra alerjiye neden olabilir. Ama eve alınan kedi veya köpeğin aşıları yapılacağı için böyle bir şey söz konusu olmamaktadır.. Ancak ailede alerjik bir durum varsa, eve tüylü hiçbir hayvanı sokmamalarını önermekteyiz. Mümkünse 2 yaşına kadar bebekler hayvanlarla çok haşır neşir olmamalı. Çünkü o yaştan itibaren bağışıklık sistemi belirli bir güce erişmiştir. Antijenlerden kendisini ayıklayabilir.

Dr. NESİM DE ESKİNAZİS
• Bebek ve hayvan aynı evde bulunabilir. Hatta köpek insan yaşamına da yardımcı olur.
• Bünye müsaitse alerjiye neden olabiliyorlar. Bunun dışında, sadece kist denen hastalığa sebep olabilir. Ama hayvan kist aşıları olduysa sorun teşkil etmemektedir.
• Hayvanın ilk zamanlarda, yani bebek henüz çok küçükken, gelip bebeği yalaması sakıncalı olabilir. Bir de bebeklerin tüylerden bir müddet uzak durması iyi olur.

Dr. ŞİRİN GÖKER

Çocuk için en iyi oyuncak

• Bebeklerle ev hayvanlarının aynı evde kalmasında mahsur yok. Hayvanlar veteriner kontrolünde olursa ve aşıları yapılırsa tabii.
• Kediler alerji yapabilr. Onu hemen anlayamıyoruz. Uzun süre hırıltı, nezle olursa “acaba?” diye aklımıza böyle bir olasılık geliyor. Kediler yüzünden parazit ve kist statik dediğimiz hastalık geçebilir ama sadece aşılar ihmal edilirse.
• Çocuk için ev hayvanından iyi hediye ve oyuncak yok bence. Gelişimine olumlu etki yapıyor.

http://www.milliyet.com.tr/2001/11/04/cumartesi/pet01.html

 

image

Badem & Fındık

 

Kalça Ultrasonu

Bildiğiniz gibi artık Sağlık Bakanlığı, yeni doğmuş bebeklerin 1. ayının sonunda kalça ultrasonu istemektedir. Bunun nedeni ise bebeklerde görülebilen kalça çıkığının, erken teşhis edilmesi isteğidir. Erken teşhis edilen durumlarda, tedavi edilmesi oldukça başarılı sonuçlar verdiği için, kalça ultrasonunun mutlaka bu dönemde çekilmesi çok önemlidir. Eğer daha geç dönemde kalça ultrasonu çektirilir ya da kalça çıkığı daha geç farkedilirse;tedavisi daha zordur. Bu durumda ise alçı tedavisi ve  cerrahi tedaviler yapılmaktadır.

Bazen yapılan muayenelerde kalça çıkığı gözden kaçabilmekte ve çekilen ultrasonda doğru değerlendirme yapılamamaktadır. Bu nedenle konusunda uzman kişilerce yani radyoloji uzmanı tarafından, standartlara uygun yapılması ve doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir.

“Eğer doğru yapılmış ultrasonda gelişim geriliği veya çıkık kalça varsa, hemen tedaviye başlanır. Tedavinin şeklini bebeğin yaşı ve kalçanın probleminin ağırlığı belirler. Yenidoğan devresinde tedavi için çeşitli bandajlar veya anestezi altında yapılan alçılar kullanılır. Çocuk yürümeye başladıktan sonra hemen bütün tedaviler cerrahi olarak yapılır.”  http://www.aysegulbursali.com/2012/05/18/gelisimsel-kalca-displazisi-veya-cikigi/

Siz de mutlaka bebeğinizin 1. ay sonunda kalça ultrasonunu ihmal etmeyin ve konusunda uzman bir radyoloğa gidin.

Sevgilerimle

Nihan Yıldırım

Defne’s Home

Merhaba,
1 Nisan 2016′ da dünyaya merhaba diyen canım kızım Defne için bir blog yaratmak;  onunla birlikte öğrendiğim ve halen daha  öğrenmeye devam ettiğim konular hakkında, deneyimlerimi ve  edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak isteği ile oluşmuştur.
Hamilelik ve doğum sonrasında yaşadıklarım ile ilgili sormak istediğiniz herhangi bir konu olursa defneshome@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz. Yaşadığım deneyimler ve karşılaştığım zorluklar ile ilgili tavsiyeler için yardımcı olmayı da çok isterim. Ayrıca bebek ile birlikte yaşam, gezi, uzman görüşler, güncel haberleri de buradan paylaşıyor olacağım.
Herşey mutlu bebekler için…
Sevgilerimle
Nihan Yıldırım